İslam Öncesi Şiirde İntihal Olgusu ve Kur'an Yorumlarına Etkisi

İslam öncesi şiirde intihal meselesi, ilgili döneme ait edebiyat ve dil mirasına dair şüphe oluşturmaktadır. Konunun bu açıdan önemli olduğu kaydedilebilir. İslam öncesi dönem, Arap dili ve nahiv kurallarının tespiti açısından temel oluşturmaktadır. Bu yüzden döneme ait edebi metinlere nahiv, sarf,...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Main Author: Ubeyde Abdulkader
Format: Article
Language:Arabic
Published: Akademik Araştırmalar Derneği 2024-10-01
Series:Akademik Analiz
Subjects:
Online Access:https://akademikanaliz.com.tr/dergi/article/view/21
Tags: Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
_version_ 1850124514985246720
author Ubeyde Abdulkader
author_facet Ubeyde Abdulkader
author_sort Ubeyde Abdulkader
collection DOAJ
description İslam öncesi şiirde intihal meselesi, ilgili döneme ait edebiyat ve dil mirasına dair şüphe oluşturmaktadır. Konunun bu açıdan önemli olduğu kaydedilebilir. İslam öncesi dönem, Arap dili ve nahiv kurallarının tespiti açısından temel oluşturmaktadır. Bu yüzden döneme ait edebi metinlere nahiv, sarf, belagat gibi çeşitli Arap dil bilimlerinin inşasında sıklıkla müracaat edilmektedir. İslam öncesi şiirini inkâr etmek ve onu bütünüyle ya da kısmen sorgulamak, yalnızca bu dönemin şairlerinin şiirsel ve edebi üretimlerine yönelik bir eleştiri değil, aynı zamanda Arapça’nın sözlük, anlam ve nahiv kökenlerini sorgulayan dilsel bir şüpheciliktir. Bu şüphecilik, yaklaşımları ve mezhepleri ne olursa olsun, Kur'an-ı Kerim'i İslam öncesi şiirden alıntılar yaparak yorumlamaya alışkın olan tefsir âlimlerinin çabalarına da açık bir tehdit oluşturmaktadır. Zira Kur'an'ın kelimelerinin anlamlarını açıklamak ve ayetlerini yorumlamak için kullanılan kaynakların başında, İslam öncesi şiir ve bu şiirin derlemeleri gelmektedir. Bu nadir dilsel mirası ölümsüzleştiren divanlar, tarih boyunca kitapların satır aralarında muhafaza edilmiştir. Makalenin son bölümünde ele alındığı üzere, müfessirlerin tefsirlerinde İslam öncesi şiirlere dayanmaları, fazla bir delil veya çıkarım gerektirmeyen açık bir gerçektir. Bu konu üzerinde çalışan bir araştırmacının yalnızca tefsir kitaplarına ve Kur'an'ın kelime dağarcığına bakması yeterlidir. Bu eserlerde, İslam öncesi şiirlerden alıntılar yapılarak âyetlerin yorumladıkları görülmektedir. İslam öncesinde yazılan şiirler, sözlük materyallerinin oluşturulmasında da önemli bir kaynak teşkil etmiştir. Müfessirlerin dinin ana kaynağı olan Kur'an-ı Kerim'i yorumlarken kullandıkları dayanakların sorgulanması, sadece Arap dili açısından değerlendirilmemeli aynı zamanda müfessirlerin din namına söyledikleri hükümlerinin de sorgulanmasına sebep olmaktadır. Bu durum, tüm müfessirler için bir fikir birliği noktası oluşturan dilsel bir yaklaşımın önemini ortaya koymaktadır. Hiç şüphe yok ki, İslam öncesi şiirde intihal ve sahtecilik bulunmaktadır; ancak bu vakıanın kabulü bütün bir literatürün yok sayılması anlamına gelmemektedir. Nitekim günümüze kadar ulaşmış çok sayıda güvenilir şiirler bulunmaktadır. Bunlar râvîler tarafından doğrulanarak aktarılmış ve farklı eserlerle günümüze kadar taşınmıştır. el-Mufaddal el-Dabbi, el-Esma'i ve Ebu Amr İbn el-Ala’nın şiirlerini buna örnek olarak zikredebiliriz. Zaman zaman, ravilerin aktardığı şiirlerin doğruluğunda tereddüt oluşabilir, hatta şiirler arasında intihal yapılmış olanlar da bulunabilir. Ancak bu durum, doğru araştırma teknikleriyle tespit edilmesi mümkün hususlardır. Dolayısıyla buradan yola çıkarak İslam öncesi şiirlerin tamamını sorgulamak ve bunlar üzerinde şüphe oluşturmak ilmi bir yaklaşım değildir. Ayrıca bu tür şüpheci yaklaşımlar, yalnızca İslam öncesi şiirle sınırlı olmayıp bütün tarihsel bilgiler için de geçerli olabilir. Yukarıda belirtilenler doğrultusunda, intihal konusunu ele alan bu çalışma, giriş, beş bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş bölümünde, genel olarak edebiyatta intihal olgusunun tarihsel boyutu, yaygınlığı, edebiyat ve dil kaynakları üzerindeki etkisi gibi çeşitli yönler ele alınmıştır. Birinci bölümde, konunun eski edebiyat eleştirmenlerine göre tarihçesi incelenmektedir. İkinci bölümde, bu yaklaşımların modern çağdaki gelişimi, Margoliouth ve onu takip eden Arap düşünürlerinden Taha Hüseyin gibi isimlerin sunduğu öneriler incelenmiştir. İslam öncesi şiirde intihal meselesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan meseleler hakkında Mustafa Sadık El-Rafi'i ve Mahmud Şakir’in düşünceleri ve eleştirileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Şakir’in özellikle el-Mutenebbi’nin divanına yazdığı değerli önsözde, bu konulara dikkat çekmesi önemlidir. Mahmud Şakir aynı zamanda Taha Hüseyin'in öğrencisi olarak, dönemin İslam öncesi şiir teorisine aşina olan isimlerden biridir. Nasıreddin Esad, Masadir el-Şiir el-Cahili adlı eserinde, Şevki Daif ise "Tarih el-Edep el-Arabi" adlı kitabında bu konuları ayrıntılı olarak ele almıştır. Üçüncü bölüm, geçmişle günümüz arasındaki intihal sebeplerine ve mutakaddimûn ile mutahirûn arasındaki farklılıklara ayrılmıştır. Dördüncü bölümde, intihal iddiasında bulunanların delilleri tartışılmıştır. Beşinci bölüm ise intihalin, Kur'an müfessirleri ve Peygamber'in sünnetini tefsir eden âlimlerin çabaları üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bu makale, araştırmacının İslam öncesi şiirde intihal meselesinin özelliklerini ve bu meselenin tarihsel sürekliliğini geçmişten günümüze kadar tasvir etmeye yönelik ciddi bir girişimidir. Aynı zamanda bu konuyla ilgili değerlendirmeler, yalnızca İslam öncesi şiirle sınırlı kalmayıp, Arap dili, Kur'an-ı Kerim, genel olarak Arapça metinlerin yorumlanma yöntemi, nahiv kökenleri, kuralları ve delillerine kadar uzanmaktadır. Muhammed İbn Selam el-Cumahi gibi geçmiş ve çağdaş dönem alimleri arasındaki intihal teorisinin özellikleri ile bu teorinin modern dönem temsilcilerinden en öne çıkanı olan Margoliouth arasındaki yaklaşımlar ele alınmıştır. Sonrasında, sırasıyla Mustafa Sâdık el-Râfi'î, Taha Hüseyin ve diğer çağdaş âlimlerin görüşleri tartışılarak; bu görüşlerin dayandığı sözler, sebepler ve sonuçların detayları incelenmiştir. İslam öncesinde yazılan şiirlerin öneminin vurgulandığı, Margoliouth’un ve Taha Hüseyin’in görüşlerinin eleştirildiği bu makalede, ilgili döneme ait şiirlerin birçoğunun ilmi açıdan güvenilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca adı geçen şahsiyetlerden sonra akademik alanda İslam öncesi döneme dair pek çok çalışma yapıldığı, bu çalışmalarda şiirin yazım tarzı, leçesi vb. bilgilerden yola çıkarak dönemle ilişkisinin ortaya konulduğu kaydedilmelidir.
format Article
id doaj-art-e16406a89a7f4e15a6902145b90f2bc0
institution OA Journals
issn 3023-5979
language Arabic
publishDate 2024-10-01
publisher Akademik Araştırmalar Derneği
record_format Article
series Akademik Analiz
spelling doaj-art-e16406a89a7f4e15a6902145b90f2bc02025-08-20T02:34:17ZaraAkademik Araştırmalar DerneğiAkademik Analiz3023-59792024-10-013396421İslam Öncesi Şiirde İntihal Olgusu ve Kur'an Yorumlarına EtkisiUbeyde Abdulkader0https://orcid.org/0000-0003-1173-7190Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsüİslam öncesi şiirde intihal meselesi, ilgili döneme ait edebiyat ve dil mirasına dair şüphe oluşturmaktadır. Konunun bu açıdan önemli olduğu kaydedilebilir. İslam öncesi dönem, Arap dili ve nahiv kurallarının tespiti açısından temel oluşturmaktadır. Bu yüzden döneme ait edebi metinlere nahiv, sarf, belagat gibi çeşitli Arap dil bilimlerinin inşasında sıklıkla müracaat edilmektedir. İslam öncesi şiirini inkâr etmek ve onu bütünüyle ya da kısmen sorgulamak, yalnızca bu dönemin şairlerinin şiirsel ve edebi üretimlerine yönelik bir eleştiri değil, aynı zamanda Arapça’nın sözlük, anlam ve nahiv kökenlerini sorgulayan dilsel bir şüpheciliktir. Bu şüphecilik, yaklaşımları ve mezhepleri ne olursa olsun, Kur'an-ı Kerim'i İslam öncesi şiirden alıntılar yaparak yorumlamaya alışkın olan tefsir âlimlerinin çabalarına da açık bir tehdit oluşturmaktadır. Zira Kur'an'ın kelimelerinin anlamlarını açıklamak ve ayetlerini yorumlamak için kullanılan kaynakların başında, İslam öncesi şiir ve bu şiirin derlemeleri gelmektedir. Bu nadir dilsel mirası ölümsüzleştiren divanlar, tarih boyunca kitapların satır aralarında muhafaza edilmiştir. Makalenin son bölümünde ele alındığı üzere, müfessirlerin tefsirlerinde İslam öncesi şiirlere dayanmaları, fazla bir delil veya çıkarım gerektirmeyen açık bir gerçektir. Bu konu üzerinde çalışan bir araştırmacının yalnızca tefsir kitaplarına ve Kur'an'ın kelime dağarcığına bakması yeterlidir. Bu eserlerde, İslam öncesi şiirlerden alıntılar yapılarak âyetlerin yorumladıkları görülmektedir. İslam öncesinde yazılan şiirler, sözlük materyallerinin oluşturulmasında da önemli bir kaynak teşkil etmiştir. Müfessirlerin dinin ana kaynağı olan Kur'an-ı Kerim'i yorumlarken kullandıkları dayanakların sorgulanması, sadece Arap dili açısından değerlendirilmemeli aynı zamanda müfessirlerin din namına söyledikleri hükümlerinin de sorgulanmasına sebep olmaktadır. Bu durum, tüm müfessirler için bir fikir birliği noktası oluşturan dilsel bir yaklaşımın önemini ortaya koymaktadır. Hiç şüphe yok ki, İslam öncesi şiirde intihal ve sahtecilik bulunmaktadır; ancak bu vakıanın kabulü bütün bir literatürün yok sayılması anlamına gelmemektedir. Nitekim günümüze kadar ulaşmış çok sayıda güvenilir şiirler bulunmaktadır. Bunlar râvîler tarafından doğrulanarak aktarılmış ve farklı eserlerle günümüze kadar taşınmıştır. el-Mufaddal el-Dabbi, el-Esma'i ve Ebu Amr İbn el-Ala’nın şiirlerini buna örnek olarak zikredebiliriz. Zaman zaman, ravilerin aktardığı şiirlerin doğruluğunda tereddüt oluşabilir, hatta şiirler arasında intihal yapılmış olanlar da bulunabilir. Ancak bu durum, doğru araştırma teknikleriyle tespit edilmesi mümkün hususlardır. Dolayısıyla buradan yola çıkarak İslam öncesi şiirlerin tamamını sorgulamak ve bunlar üzerinde şüphe oluşturmak ilmi bir yaklaşım değildir. Ayrıca bu tür şüpheci yaklaşımlar, yalnızca İslam öncesi şiirle sınırlı olmayıp bütün tarihsel bilgiler için de geçerli olabilir. Yukarıda belirtilenler doğrultusunda, intihal konusunu ele alan bu çalışma, giriş, beş bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş bölümünde, genel olarak edebiyatta intihal olgusunun tarihsel boyutu, yaygınlığı, edebiyat ve dil kaynakları üzerindeki etkisi gibi çeşitli yönler ele alınmıştır. Birinci bölümde, konunun eski edebiyat eleştirmenlerine göre tarihçesi incelenmektedir. İkinci bölümde, bu yaklaşımların modern çağdaki gelişimi, Margoliouth ve onu takip eden Arap düşünürlerinden Taha Hüseyin gibi isimlerin sunduğu öneriler incelenmiştir. İslam öncesi şiirde intihal meselesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan meseleler hakkında Mustafa Sadık El-Rafi'i ve Mahmud Şakir’in düşünceleri ve eleştirileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Şakir’in özellikle el-Mutenebbi’nin divanına yazdığı değerli önsözde, bu konulara dikkat çekmesi önemlidir. Mahmud Şakir aynı zamanda Taha Hüseyin'in öğrencisi olarak, dönemin İslam öncesi şiir teorisine aşina olan isimlerden biridir. Nasıreddin Esad, Masadir el-Şiir el-Cahili adlı eserinde, Şevki Daif ise "Tarih el-Edep el-Arabi" adlı kitabında bu konuları ayrıntılı olarak ele almıştır. Üçüncü bölüm, geçmişle günümüz arasındaki intihal sebeplerine ve mutakaddimûn ile mutahirûn arasındaki farklılıklara ayrılmıştır. Dördüncü bölümde, intihal iddiasında bulunanların delilleri tartışılmıştır. Beşinci bölüm ise intihalin, Kur'an müfessirleri ve Peygamber'in sünnetini tefsir eden âlimlerin çabaları üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bu makale, araştırmacının İslam öncesi şiirde intihal meselesinin özelliklerini ve bu meselenin tarihsel sürekliliğini geçmişten günümüze kadar tasvir etmeye yönelik ciddi bir girişimidir. Aynı zamanda bu konuyla ilgili değerlendirmeler, yalnızca İslam öncesi şiirle sınırlı kalmayıp, Arap dili, Kur'an-ı Kerim, genel olarak Arapça metinlerin yorumlanma yöntemi, nahiv kökenleri, kuralları ve delillerine kadar uzanmaktadır. Muhammed İbn Selam el-Cumahi gibi geçmiş ve çağdaş dönem alimleri arasındaki intihal teorisinin özellikleri ile bu teorinin modern dönem temsilcilerinden en öne çıkanı olan Margoliouth arasındaki yaklaşımlar ele alınmıştır. Sonrasında, sırasıyla Mustafa Sâdık el-Râfi'î, Taha Hüseyin ve diğer çağdaş âlimlerin görüşleri tartışılarak; bu görüşlerin dayandığı sözler, sebepler ve sonuçların detayları incelenmiştir. İslam öncesinde yazılan şiirlerin öneminin vurgulandığı, Margoliouth’un ve Taha Hüseyin’in görüşlerinin eleştirildiği bu makalede, ilgili döneme ait şiirlerin birçoğunun ilmi açıdan güvenilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca adı geçen şahsiyetlerden sonra akademik alanda İslam öncesi döneme dair pek çok çalışma yapıldığı, bu çalışmalarda şiirin yazım tarzı, leçesi vb. bilgilerden yola çıkarak dönemle ilişkisinin ortaya konulduğu kaydedilmelidir.https://akademikanaliz.com.tr/dergi/article/view/21arap dili ve belagatı i̇ntihali̇slam öncesi edebiyatedebi eleştirimüfessir
spellingShingle Ubeyde Abdulkader
İslam Öncesi Şiirde İntihal Olgusu ve Kur'an Yorumlarına Etkisi
Akademik Analiz
arap dili ve belagatı
i̇ntihal
i̇slam öncesi edebiyat
edebi eleştiri
müfessir
title İslam Öncesi Şiirde İntihal Olgusu ve Kur'an Yorumlarına Etkisi
title_full İslam Öncesi Şiirde İntihal Olgusu ve Kur'an Yorumlarına Etkisi
title_fullStr İslam Öncesi Şiirde İntihal Olgusu ve Kur'an Yorumlarına Etkisi
title_full_unstemmed İslam Öncesi Şiirde İntihal Olgusu ve Kur'an Yorumlarına Etkisi
title_short İslam Öncesi Şiirde İntihal Olgusu ve Kur'an Yorumlarına Etkisi
title_sort islam oncesi siirde intihal olgusu ve kur an yorumlarina etkisi
topic arap dili ve belagatı
i̇ntihal
i̇slam öncesi edebiyat
edebi eleştiri
müfessir
url https://akademikanaliz.com.tr/dergi/article/view/21
work_keys_str_mv AT ubeydeabdulkader islamoncesisiirdeintihalolgusuvekuranyorumlarınaetkisi