Geleneksel Gıdaların Sosyolojik Boyutu

Yerel geleneksel yemekler bölgelerin tarihsel, coğrafi ve kültürel özelliklerini yansıtırken, bireylerin yeme alışkanlıkları ise sosyal ve ekonomik yapıya dair ipuçları sunar. Günümüzde, küresel endüstriyel gıda üretimi ve dağıtımı karşısında geleneksel gıda üretimi ciddi bir rekabet gücü kaybı yaşa...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Main Authors: Fikret Nafi Çoksöyler, Sevda Aktoklu
Format: Article
Language:English
Published: Turkish Science and Technology Publishing (TURSTEP) 2025-01-01
Series:Turkish Journal of Agriculture: Food Science and Technology
Subjects:
Online Access:https://agrifoodscience.com/index.php/TURJAF/article/view/7432
Tags: Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
Description
Summary:Yerel geleneksel yemekler bölgelerin tarihsel, coğrafi ve kültürel özelliklerini yansıtırken, bireylerin yeme alışkanlıkları ise sosyal ve ekonomik yapıya dair ipuçları sunar. Günümüzde, küresel endüstriyel gıda üretimi ve dağıtımı karşısında geleneksel gıda üretimi ciddi bir rekabet gücü kaybı yaşamaktadır. Geleneksel tarımsal ürünlerin üreticisi olan çiftçiler, yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu durum hem geleneksel ürünlerin kaybı hem de yeme-içme kültürümüzün önemli bir kısmının yok olması anlamına gelmektedir. Avrupa Birliği (AB) bu kaybın önlenmesi ve sorunun tüm boyutları ile değerlendirilip çözümü için kısa adı TRUEFOOD olan büyük bir proje yürütmüştür. Bu proje kapsamında AB, geleneksel gıdaların küresel rekabet koşullarında korunmasını sağlarken, üretim süreçlerinin çağın gerektirdiği gıda güvenliği standartlarına uyumlu hâle getirilmesini hedeflemiştir. Türkiye’de ise bu sürece parelel olarak başlatılan ve yaklaşık 20 yıldır düzenlenen Geleneksel Gıdalar Sempozyumu (GGS) serisi ile geleneksel gıdalarımız kayıt altına alınmaya çalışılmaktadır. Ayrıca çeşitli kurumlar AB’de olduğu gibi Coğrafi İşaret (Cİ) tescilleri ile “geleneksel gıdaları” korumaya çalışmaktadır. GGS serisinde sunulan birçok makalede, geleneksel gıdaların sadece ham madde ve üretim teknolojilerinden ibaret olmadığı; bununla birlikte toplumsal kimlik ifadesi, dini ritüel, dayanışmayı teşvik eden bir olgu ve bireylerin hatıralarını yansıtan bir bütün olduğu görülmektedir. Serinin gelecek sempozyumlarında ise “geleneksel gıdalarımızın” kayıt altına alınmasında onların hikâyelerinin ve sosyolojik boyutlarının birlikte inceleneceği bir gelenek oluşturulmasının kültürümüzün devamlılığı açısından büyük yararlar sağlayacağı düşünülmektedir.
ISSN:2148-127X