19. Yüzyıl Hint Alt Kıtasında Birbirine Muhalif İki Âlim: Leknevî ile Sıddîk Hasan Han Arasındaki Reddiyeleşmeler

Abdülhayy el-Leknevî (ö. 1886) ile Sıddîk Hasan Han (ö. 1890) on dokuzuncu yüzyılda Hint alt kıtasında yaşamış ve farklı ilmî yaklaşımları olan iki muhalif âlimdir. Sıddîk Hasan Han, dinin kaynaklarını Kitap ve sünnete hasrederek icmâ ile kıyası şer‘î delillerden saymamakta, ictihadı merkeze alarak...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Main Author: Sümeyye Onuk Demirci
Format: Article
Language:Arabic
Published: Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı 2024-12-01
Series:İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi
Subjects:
Online Access:https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/4188337
Tags: Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
_version_ 1832595530890346496
author Sümeyye Onuk Demirci
author_facet Sümeyye Onuk Demirci
author_sort Sümeyye Onuk Demirci
collection DOAJ
description Abdülhayy el-Leknevî (ö. 1886) ile Sıddîk Hasan Han (ö. 1890) on dokuzuncu yüzyılda Hint alt kıtasında yaşamış ve farklı ilmî yaklaşımları olan iki muhalif âlimdir. Sıddîk Hasan Han, dinin kaynaklarını Kitap ve sünnete hasrederek icmâ ile kıyası şer‘î delillerden saymamakta, ictihadı merkeze alarak taklide ve herhangi bir mezhebe bağlılığa şiddetle karşı çıkmakta iken Leknevî daha mutedil bir yol tutmakta, kendisi de Hanefî mezhebine bağlı bir âlim olarak mezhebe bağlılığı savunmakta, ancak mezhep taassubunu da onaylamamaktadır. İki âlim arasındaki bu yaklaşım farkı ve muhalefet zamanla karşılıklı reddiyeleşmelere kadar varmıştır. Bu muhalefetin ilk ne zaman görünür hale geldiği tam olarak tespit edilemese de Leknevî’nin, eserlerinde önce üstü kapalı bir biçimde Sıddîk Hasan Han’ı ve görüşlerini eleştirmesiyle başladığı, sonra eser adı vererek doğrudan Sıddîk Hasan Han’ı hedef almak suretiyle dozunu artırarak devam ettiği söylenebilir. Bu tarz eleştirilerin artması üzerine Şifâü’l-‘ayy ‘ammâ evradehû’ş-Şeyh Abdülhayy isimli müstakil bir eser ile Leknevî’nin itirazlarına cevaplar verilmiştir. Şifâü’l-‘ayy’a muttali olan Leknevî bu esere reddiye niteliğinde İbrâzü’l-ğayyi’l-vâkı‘ fî Şifâi’l-‘ayy’ı kaleme almış, Sıddîk Hasan Han cenahından da İbrâzü’l-ğayy’a reddiye olarak Tebsıratü’n-nâkıd bi reddi keydi’l-hâsid telif edilmiştir. Leknevî bu esere karşılık Tezkiretü’r-râşid bi reddi Tebsırati’n-nâkıd’ı yazmış ve böylece reddiye türünde karşılıklı dört müstakil eser ortaya çıkmıştır. Sıddîk Hasan Han cenahından yapılan bu reddiyeler, Ebu’l-Feth Abdünnasîr ismiyle yazılmıştır. Ancak bu durum reddiyeleşmelerin iki âlim arasında geçtiği gerçeğini değiştirmemektedir. Zira reddiyelerde -müellif kim olursa olsun- Leknevî ile Sıddîk Hasan Han arasındaki ihtilaflar gündeme getirilmekte, savunmacı ve cedelci bir üslupla bunlara cevaplar verilmektedir. Ayrıca Leknevî de kendisine karşı yazılan reddiyelerin bizzat Sıddîk Hasan Han tarafından telif edilmediğini düşünmesine rağmen reddiyelerinde açıkça Sıddîk Hasan Han’ı muhatap aldığını belirtmektedir. Çünkü Leknevî’ye göre bu reddiyeler Sıddîk Hasan Han’ın talimatıyla yazılmıştır, dolayısıyla esas muhatap da odur.Reddiyelerde genellikle doğum-vefat tarihi, hoca-talebe ilişkisi gibi biyografik meseleler ele alınmaktadır. Bu tarz eleştirileri genellikle Leknevî yöneltmekte, Sıddîk Hasan Han ise savunma hattında kalmaktadır. Sıddîk Hasan Han’ın eserlerinde yer alan tarih yanlışları genellikle ya müstensih hatası denilerek ya da naklin yapıldığı esas nüshada o şekilde yer aldığı söylenerek cevaplanmaktadır. Ancak Leknevî bu cevaplardan razı olmamakta ve bu kadar hatanın ilim ehline yakışmayacağını belirterek her seferinde örnekleri çoğaltmaktadır. Reddiyelerde biyografik meseleler dışında azınlıkta da olsa yöntem eleştirilerine, tefsir, hadis, itikat ve fıkıh gibi alanlara taalluk eden bazı meselelere de yer verilmektedir. Reddiyelerde yer alan fıkhi meseleler daha ziyade Leknevî’nin Sıddîk Hasan Han’a yönelttiği eleştirilerle ilgilidir. Bu eleştirilerin başında da Sıddîk Hasan Han’ın taklidi reddetmesine rağmen İbn Teymiyye (ö. 1328) ve Şevkânî’yi (ö. 1834) taklid etmesi ve cumhura muhalif birçok konuda onların görüşünü takip etmesi gelmektedir. Bu bağlamda Leknevî Hz. Peygamber’in (s.a.s.) kabrini ziyaret etmenin gayrimeşrû sayılması, namazı kasten terk eden kimseye kaza gerekmeyeceği ve ticaret mallarının zekâta tâbi olmayacağı gibi görüşleri ele alıp reddiyesini sunmaktadır. Leknevî’nin bir diğer eleştirisi de Sıddîk Hasan Han’ın icmâ ve kıyası şer‘î delil kabul etmeyerek dinin asıllarını Kitap ve sünnete hasretmesidir. Bunlara karşılık Sıddîk Hasan Han cenahından da istincânın su ve taşla birlikte yapılmasının sünnet olması, teravih namazının hükmünün sünnet-i müekkede, rekât sayısının ise yirmi kabul edilmesi gibi meselelerde Leknevî’ye yönelik fıkhi eleştiriler yapılmaktadır. Reddiyelerdeki tüm bu meseleler karşılıklı delillerle, soru-cevaplarla, savunmalarla ve itirazlarla ele alınmakta, iki taraf da kendi görüşünü savunarak diğerinin görüşünü çürütmeye çalışmaktadır.
format Article
id doaj-art-35def0b9221744e5b42f023d13865ae5
institution Kabale University
issn 1304-1045
language Arabic
publishDate 2024-12-01
publisher Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı
record_format Article
series İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi
spelling doaj-art-35def0b9221744e5b42f023d13865ae52025-01-18T16:28:59ZaraGençleri Evlendirme ve Mehir Vakfıİslam Hukuku Araştırmaları Dergisi1304-10452024-12-014436539410.59777/ihad.1543029224919. Yüzyıl Hint Alt Kıtasında Birbirine Muhalif İki Âlim: Leknevî ile Sıddîk Hasan Han Arasındaki ReddiyeleşmelerSümeyye Onuk Demirci0https://orcid.org/0000-0002-3278-2284Yalova ÜniversitesiAbdülhayy el-Leknevî (ö. 1886) ile Sıddîk Hasan Han (ö. 1890) on dokuzuncu yüzyılda Hint alt kıtasında yaşamış ve farklı ilmî yaklaşımları olan iki muhalif âlimdir. Sıddîk Hasan Han, dinin kaynaklarını Kitap ve sünnete hasrederek icmâ ile kıyası şer‘î delillerden saymamakta, ictihadı merkeze alarak taklide ve herhangi bir mezhebe bağlılığa şiddetle karşı çıkmakta iken Leknevî daha mutedil bir yol tutmakta, kendisi de Hanefî mezhebine bağlı bir âlim olarak mezhebe bağlılığı savunmakta, ancak mezhep taassubunu da onaylamamaktadır. İki âlim arasındaki bu yaklaşım farkı ve muhalefet zamanla karşılıklı reddiyeleşmelere kadar varmıştır. Bu muhalefetin ilk ne zaman görünür hale geldiği tam olarak tespit edilemese de Leknevî’nin, eserlerinde önce üstü kapalı bir biçimde Sıddîk Hasan Han’ı ve görüşlerini eleştirmesiyle başladığı, sonra eser adı vererek doğrudan Sıddîk Hasan Han’ı hedef almak suretiyle dozunu artırarak devam ettiği söylenebilir. Bu tarz eleştirilerin artması üzerine Şifâü’l-‘ayy ‘ammâ evradehû’ş-Şeyh Abdülhayy isimli müstakil bir eser ile Leknevî’nin itirazlarına cevaplar verilmiştir. Şifâü’l-‘ayy’a muttali olan Leknevî bu esere reddiye niteliğinde İbrâzü’l-ğayyi’l-vâkı‘ fî Şifâi’l-‘ayy’ı kaleme almış, Sıddîk Hasan Han cenahından da İbrâzü’l-ğayy’a reddiye olarak Tebsıratü’n-nâkıd bi reddi keydi’l-hâsid telif edilmiştir. Leknevî bu esere karşılık Tezkiretü’r-râşid bi reddi Tebsırati’n-nâkıd’ı yazmış ve böylece reddiye türünde karşılıklı dört müstakil eser ortaya çıkmıştır. Sıddîk Hasan Han cenahından yapılan bu reddiyeler, Ebu’l-Feth Abdünnasîr ismiyle yazılmıştır. Ancak bu durum reddiyeleşmelerin iki âlim arasında geçtiği gerçeğini değiştirmemektedir. Zira reddiyelerde -müellif kim olursa olsun- Leknevî ile Sıddîk Hasan Han arasındaki ihtilaflar gündeme getirilmekte, savunmacı ve cedelci bir üslupla bunlara cevaplar verilmektedir. Ayrıca Leknevî de kendisine karşı yazılan reddiyelerin bizzat Sıddîk Hasan Han tarafından telif edilmediğini düşünmesine rağmen reddiyelerinde açıkça Sıddîk Hasan Han’ı muhatap aldığını belirtmektedir. Çünkü Leknevî’ye göre bu reddiyeler Sıddîk Hasan Han’ın talimatıyla yazılmıştır, dolayısıyla esas muhatap da odur.Reddiyelerde genellikle doğum-vefat tarihi, hoca-talebe ilişkisi gibi biyografik meseleler ele alınmaktadır. Bu tarz eleştirileri genellikle Leknevî yöneltmekte, Sıddîk Hasan Han ise savunma hattında kalmaktadır. Sıddîk Hasan Han’ın eserlerinde yer alan tarih yanlışları genellikle ya müstensih hatası denilerek ya da naklin yapıldığı esas nüshada o şekilde yer aldığı söylenerek cevaplanmaktadır. Ancak Leknevî bu cevaplardan razı olmamakta ve bu kadar hatanın ilim ehline yakışmayacağını belirterek her seferinde örnekleri çoğaltmaktadır. Reddiyelerde biyografik meseleler dışında azınlıkta da olsa yöntem eleştirilerine, tefsir, hadis, itikat ve fıkıh gibi alanlara taalluk eden bazı meselelere de yer verilmektedir. Reddiyelerde yer alan fıkhi meseleler daha ziyade Leknevî’nin Sıddîk Hasan Han’a yönelttiği eleştirilerle ilgilidir. Bu eleştirilerin başında da Sıddîk Hasan Han’ın taklidi reddetmesine rağmen İbn Teymiyye (ö. 1328) ve Şevkânî’yi (ö. 1834) taklid etmesi ve cumhura muhalif birçok konuda onların görüşünü takip etmesi gelmektedir. Bu bağlamda Leknevî Hz. Peygamber’in (s.a.s.) kabrini ziyaret etmenin gayrimeşrû sayılması, namazı kasten terk eden kimseye kaza gerekmeyeceği ve ticaret mallarının zekâta tâbi olmayacağı gibi görüşleri ele alıp reddiyesini sunmaktadır. Leknevî’nin bir diğer eleştirisi de Sıddîk Hasan Han’ın icmâ ve kıyası şer‘î delil kabul etmeyerek dinin asıllarını Kitap ve sünnete hasretmesidir. Bunlara karşılık Sıddîk Hasan Han cenahından da istincânın su ve taşla birlikte yapılmasının sünnet olması, teravih namazının hükmünün sünnet-i müekkede, rekât sayısının ise yirmi kabul edilmesi gibi meselelerde Leknevî’ye yönelik fıkhi eleştiriler yapılmaktadır. Reddiyelerdeki tüm bu meseleler karşılıklı delillerle, soru-cevaplarla, savunmalarla ve itirazlarla ele alınmakta, iki taraf da kendi görüşünü savunarak diğerinin görüşünü çürütmeye çalışmaktadır.https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/4188337fiqhindian subcontinentʿabd al-ḥayy al-laknawīṣiddīq ḥasan khānshifāʾ al-‘ayyibrāz al-ghayytabṣıra al-nāqidtadhkira ar-rāshidfıkıhhint alt kıtasıabdülhayy el-leknevîsıddîk hasan hanşifâü’l-‘ayyi̇brâzü’l-ğayytebsıratü’n-nâkidtezkiretü’r-râşid
spellingShingle Sümeyye Onuk Demirci
19. Yüzyıl Hint Alt Kıtasında Birbirine Muhalif İki Âlim: Leknevî ile Sıddîk Hasan Han Arasındaki Reddiyeleşmeler
İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi
fiqh
indian subcontinent
ʿabd al-ḥayy al-laknawī
ṣiddīq ḥasan khān
shifāʾ al-‘ayy
ibrāz al-ghayy
tabṣıra al-nāqid
tadhkira ar-rāshid
fıkıh
hint alt kıtası
abdülhayy el-leknevî
sıddîk hasan han
şifâü’l-‘ayy
i̇brâzü’l-ğayy
tebsıratü’n-nâkid
tezkiretü’r-râşid
title 19. Yüzyıl Hint Alt Kıtasında Birbirine Muhalif İki Âlim: Leknevî ile Sıddîk Hasan Han Arasındaki Reddiyeleşmeler
title_full 19. Yüzyıl Hint Alt Kıtasında Birbirine Muhalif İki Âlim: Leknevî ile Sıddîk Hasan Han Arasındaki Reddiyeleşmeler
title_fullStr 19. Yüzyıl Hint Alt Kıtasında Birbirine Muhalif İki Âlim: Leknevî ile Sıddîk Hasan Han Arasındaki Reddiyeleşmeler
title_full_unstemmed 19. Yüzyıl Hint Alt Kıtasında Birbirine Muhalif İki Âlim: Leknevî ile Sıddîk Hasan Han Arasındaki Reddiyeleşmeler
title_short 19. Yüzyıl Hint Alt Kıtasında Birbirine Muhalif İki Âlim: Leknevî ile Sıddîk Hasan Han Arasındaki Reddiyeleşmeler
title_sort 19 yuzyil hint alt kitasinda birbirine muhalif iki alim leknevi ile siddik hasan han arasindaki reddiyelesmeler
topic fiqh
indian subcontinent
ʿabd al-ḥayy al-laknawī
ṣiddīq ḥasan khān
shifāʾ al-‘ayy
ibrāz al-ghayy
tabṣıra al-nāqid
tadhkira ar-rāshid
fıkıh
hint alt kıtası
abdülhayy el-leknevî
sıddîk hasan han
şifâü’l-‘ayy
i̇brâzü’l-ğayy
tebsıratü’n-nâkid
tezkiretü’r-râşid
url https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/4188337
work_keys_str_mv AT sumeyyeonukdemirci 19yuzyılhintaltkıtasındabirbirinemuhalifikialimlekneviilesıddikhasanhanarasındakireddiyelesmeler